Giyotinin bıçağı neden indi diye bakman gereken kişi cellat değildir.

Deneyene dek bir şeyden ne kadar hoşlanacağını bilemezsin.

''Bu şekilde düşünemeyiz,'' dedi Megan, iki kola ayrılan bir tünele vardığımızda. Soğuk gözlerle, öfkeyle bana baktı. ''Onlara merhamet gösteremeyiz. Çünkü bize merhamet göstermezler.''

*

''Biraz gücün var gibi, küçük Epik,'' diye devam etti Steelheart, salona saçılmış kemiklere bakarak. ''Bana bağlılığını kabul edeceğim. Ya bana itaat edersin ya da ölürsün.''

Steelheart gerçekten güzel bir kitaptı ancak beklentim daha yüksekti.Kitabın beklediğim gibi çıkmamasını bir kaç nedene bağlayabilirim.Brandon Sanderson daha ağır kitaplar yazmış,bu ise genç-yetişkin.Serinin giriş kitabı ki olayları anlamaya başladığınızda kitap bitiveriyor.İlk kısımlar "Newcago"yu tanıtma amacında olduğundan okurken pek yerimden zıplatamadı beni.Sürekli bir plan yapılıyor.Planın ne için olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde.

Yine de karakterleri sevdim.Bu kadar kararlı bir şekilde yolda ilerlemeleri çok güzel.Son sayfalar ise müthiş şaşırtıcı.Ben asla tahmin edemezdim ki sürprizin kaçmaması açısından güzel oldu bu.Sonuna gelene kadar teoriler üretmeye bayılıyorum ☺ 

Okumanızı tavsiye ederim.Devam etmeyi de düşünüyorum.Tanıştığıma memnun oldum Brandon Sanderson.

 

Megan, Fortuity'nin cesedini kaputun üzerinden çekerek, nabzını yokladı. ''Ölmüş,'' dedi. Ardından cesedin kafasına iki el daha ateş etti. ''Şimdi, iki kere ölü. Artık eminiz.''

*