Utanç - Kitap

01:01

Tür: Edebi Roman
Goodreads Puanı: 3.83 (60.735 oy)
Orijinal Adı: Disgrace
Yayınevi: Can Yayınları
Çeviri: İlknur Özdemir
Basım Yılı: 1999
Sayfa Sayısı: 258

J. M. Coetzee, 1999 Booker Roman Ödülü'nü alan etkileyici romanı Utanç'ta, şiddetli, yoğun bir dönüşüm geçirmekte olan bir toplumun, yeni Güney Afrika'nın öyküsünü anlatıyor. İki kez evlenip boşanmış, bir kız babası olan, elli iki yaşındaki Profesör Lurie'nin öyküsünde, hem siyasal hem de kişisel dönüşümler, değişimler yaşayan sanclıı bir toplumun insanını tanıtıyor. Bir kız öğrencisiyle girdiği ilişki sonucu okulundan ayrılmak zorunda kalan Profesör Lurie'yi arkadaşları dışlıyor, eski karısı da alaya alıyor. Lurie, kızı Lucy'nin çiftliğine sığınıyor, elinde kalan tek insancıl ilişki kızı ile olanıdır. Lucy'nin koşullarına ve ırk ayrımının yeni boyutlar aldığı bir topluma uyum sağlamak yoluda inançsızca sürdürdüğü çabaları, bir öğle sonrası kızıyla birlikte yaşadığı vahşi bir saldırıyla kesintiye uğruyor. Acımasız bir dürüstlükle yazan J. M. Coetzee, okura yumuşak bir roman sunmuyor, sert bir öykü anlatıyor, ama güçlü ve inanılmaz güzellikte, hem keyifli, hem kasvetli bir öykü. Baştan sona gereksiz tek bir sözcük ya da cümle içermeyen Utanç, Profesör David Lurie'nin düşüşünü anlatırken, daha ilk satırından kıskıvrak yakalıyor okuru, Lurie'nin kişisel öyküsüyle Güney Afrika'nın öyküsü iç içe geçiyor; beyazıyla siyahıyla bütün Afrikalıların uydukları kuralların tümü tersine dönüyor, çarpıtılıyor. Utanç, aslında insan olmanın ne anlama geldiğini araştırıyor. J. M. Coetzee, İnsanın içine işleyen gerçekleri yalın ama vurucu bir üslupla dile getirirken yaşayan en iyi romancılardan biri olmayı da hak ediyor



."Arada bir düşmek," diyor, "belki de bize iyi gelir. Kafamızı kırmadıkça."

Belli bir yaştan sonra insan ders alamayacak kadar yaşlı oluyor.
İnsan yaşıyorsa her şey yolunda demektir.


"Köpekler bize kralmışız gibi davranıyor, bizse onlara eşya muamelesi yaparak karşılık veriyoruz."
*
Başka çaren kalmazsa felsefe yap.


Kitabı arkadaşımdan ödünç almıştım ve bana biraz ''sapık'' bir kitap olduğunu söylemişti.Şimdi anladım ki sapıklıkla kastettiği olayların tamamen çığrından çıkmış olması.Evet,kitap ödüllü: Man Booker,daha da önemlisi Nobel.Tabii ki de  hak eder mi etmez mi benim söyleyebileceğim bir şey değil ama kitapta elle tutulur neredeyse hiçbir şey yok.Hatta başlayan olaylar devam etmiyor bile.Karakter bir anda mekanı değiştirip eski tüm dertlerinden kurtuluyor.Gerçekçi.Olaylar da size sinir krizleri geçirtebilecek ölçüde.

Kitabı okurken aşırı sıkıldım.Dünya edebiyatına böyle giriş yapmak istemezdim.
Belki sizin kendinize çıkarabileceğiniz mesajlar olur.O yüzden hiçbir kitap için okumayın demem.Yine de bana tekrar sorulsa okumak istemezdim.Okumak da size kalmış.




-Bir şeylerle uğraşmak istedim. Ama amacım yalnız bu değil. İnsan arkasında bir şeyler bırakmak istiyor. Kadınların işi daha kolay.
- Neden kadınların işi daha kolay ?
- Kolay derken, canlı bir şey yaratmaları daha kolay demek istiyorum.
-Bir baba olmanın önemi yok mu?
-Baba olmak... Anne olmakla karşılaştırılınca baba olmanın çok soyut bir iş olduğunu hissetmeden duramıyorum.



You Might Also Like

0 comments

çok tıklanan postlarım

Subscribe

Bumerang - Yazarkafe