Meleğin Düşüşü-Kitap

00:25


Tür: Fantastik
Goodreads Puanı: 4.19 (116.410 oy)
Orijinal Adı: Angelfall
Yayınevi: DEX Yayınları
Çeviri: Barış Emre Alkım
Basım Yılı: 2012
Sayfa Sayısı: 316

Kıyamet melekleri yeryüzüne inip tüm dünyayı yakıp yıktığından bu yana altı hafta geçti. Gündüzleri sokak çeteleri hüküm sürüyor, geceleri korkunun ta kendisi. Bir gün savaşçı melekler küçük bir kızı kaçırdılar, tekerlekli sandalyeye mahkum, aç biilaç halde, ufacık bir kızı. Kızın ablası, Penryn, kardeşini kurtarmak için elinden geleni ardına koymayacak. Buna, aslında düşmanı olan bir melekle bir anlaşma yapmak dahil olsa bile. Raff e, kanatları kesilmiş, gücünü yitirmiş bir melek. Binlerce yıl savaştıktan sonra şimdi hayatı, gencecik bir kızın ellerinde. Penryn ve Raff e, korkunun ve tuhaf yaratıkların hüküm sürdüğü bir dünyada bir başlarınalar, hayatta kalmak için de birbirlerine ihtiyaçları var. Her şeye rağmen sağ kalıp düşman meleklerin inine gitmeliler. Penryn burada kardeşini bulmayı umut ediyor. Raffe ise binlerce yıllık düşmanlarına karşı tek başına savaşıp kanatlarını ve eski gücünü yeniden kazanmayı.


Üstümde onca baskı ve sorumluluk varken, ailem olmasa daha mutlu olacağımı düşünmediğim tek bir gün bile geçmemişti. Fakat belli ki yanılmıştım.




"Şşş.'' 
Parmak uçlarını yanaklarımda gezdirip yüzümü okşadı. 
''Meraklanma ben buradayım." 
Gözlerinde derin bir elemle bana bakıyordu.Sanki söylemek istediği çok şey varmış ama artık iş işten geçmiş gibi. Yüzünü okşamak, her şeyin yoluna gireceğini söylemek istiyordum.Her şeyin düzeleceğini. Keşke öyle olsaydı her şey.



"Daha en başından, ölümüne, sadakatinin yol açacağını biliyordum. Ama bunun, bana olan sadakatinin olacağı aklıma gelmemişti."

"Senden de, türünden de, tanrından da korkmuyorum."
Bir yanım, çarpılacağımdan emindi ve korkuyordu. Ama çarpılmadım. Hatta fırtınanın içinde dramatik bir gök gürültüsü bile duyulmadı.

*

Raffe "Somurtmak gerçekten insanlara kendilerini iyi hissettiriyor mu?" diye fısıldadı.
"Somurtmuyorum" diye karşılık verdim fısıldayarak.
"Tabii ki. Senin gibi bir kız benim gibi bir savaşçı bir yarı tanrıyla yan yana. Neden somurtasın ki? Benimle olmanın yanında bir tekerlekli sandalyeyi geride bırakmanın lafı mı olur?"
Az daha yerdeki bir dala takılıp düşecektim. "Benimle dalga geçiyorsun herhalde."
"Savaşçı yarı tanrı statümle ilgili asla dalga geçmem."
"Aman Tanrım." Fısıldamayı unutmuştum, o yüzden hemen sesimi alçalttım. "Altı üstü kendini beğenmiş bir kuşsun. Tamam, biraz adelelisin, ona laf yok. Ama kuş dediğin de nedir ki zaten? Azıcık evrimleşmiş bir kertenkele. Sen de busun işte."
Kıkırdadı. "Evrimmiş." Bir sır verircesine eğildi. "Sana bir şey diyeyim mi? Ben, zamanın başından beri böyle kusursuzum." O kadar yakındı ki nefesi kulağımı okşuyordu.
"Öff kes şunu. O kadar şiştin ki birazdan ormana sığmayacaksın. Ağaçların arasından geçerken takılıp kalacaksın. O zaman elime düşersin, görürüm seni." Bezgin bir bakış fırlattım. "Yine."
Vereceğinden emin olduğum iğneleyici yanıta maruz kalmamak için hızımı arttırdım. Ama ağzını açmadı. Son sözü söylememe izin vermiş olabilir miydi?
Geriye baktığımda yüzünde muzipçe bir sırıtış olduğunu gördüm. İşte o zaman anladım ki, kendimi iyi hissedeyim diye yapmıştı bunu. İnat edip karşı koymaya çalıştım ama iş işten geçmişti artık.
Kendimi biraz daha iyi hissediyordum.


Bu kitap gerçekten okuduğum en muhteşem kitaplardandı.Fısıltı'dan hemen sonra okumuştum ve gerçekten Hush Hush da neymiş dedim.Sadece aşk değil  aile,fedakarlık,korku.Her şey var.Kesinlikle niye hala ikinci kitabı almadığımı bilmiyorum.Fantastik türünün en gerçek hali.Gerçekten etkileyici.

Böyle cesur karakterleri başta görmeye bayılıyorum.Kesinlikle ilham vericiler.Ayrıca bence çok da sempatikler.Felaket hallerinde sakin kalanlara ayrıca sempati duyuyorum.''Bizim burada her gün melekler düşer.''

Kitaba korku katan bazı sahneler vardı.Fotoğraflardan da anlayabilirsiniz belki ☺
Ama ben onlara da bayıldım.

Akıp gidiyor ve gözüm kapalı önerebileceğim kitapların başında geliyor.Umarım sonradan bozmaz ama ben böylesine yetenekli bir yazarın bozacağını düşünmüyorum.

*
Karanlıkta omuz silkti. ''Melekler vahşi yaratıklardır.''
''Fark ettim. Ben de hepsini tatlı ve iyi zannederdim.''
''Niye öyle zannedesin ki? İncil'inizde bile kıyameti getiren, koca şehirleri yok edebilecek güçte ve buna can atan varlıklar olarak geçer bahsimiz. Sırf içinizden bir iki kişiyi önceden uyardık diye fedakar mı olduk yani?''


Herkesin olup biteni kavraması için geçen o uzun saniyede, meleğin gözlerini devirdiğini gördüm. Hayatında daha rezil bir şey görmemiş ergenler gibiydi. Kimileri doğuştan nankör oluyor.

*
Raffe bana doğru eğildi, güç bela duyulur bir sesle fısıldadı: "Sen binaya sağ salim girene kadar arkandan bakacağım. Hadi."

Söylediklerine bir anlam vermeye çalışarak gözlerimi kırpıştırdım, alık alık baktım. "İyi ama sen?"

Başını iki yana salladı. Gönülsüz görünüyordu. "Orada daha güvende olursun. Bensiz daha güvende olacaksın. Eğer kardeşini hala bulmaya kararlıysan San Francisco'ya git. Kuş yuvası orada."

"Hayır." Sana ihtiyacım var, diye ağzımdan kaçıracaktım az daha.




Sevgiler!







You Might Also Like

0 comments

çok tıklanan postlarım

Subscribe

Bumerang - Yazarkafe